Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Mehmet Âkif Ersoy'un vefatının 88. yıl dönümü dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Erdoğan, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Ersoy'un Türk milletinin gönlünde özel bir yere sahip olduğunu vurguladı. Milli Şair'in eserlerinin ve fikirlerinin, milletin bağımsızlık mücadelesinde önemli bir rol oynadığını belirten Erdoğan, Ersoy'un sadece bir şair değil, aynı zamanda bir dava adamı olduğunu ifade etti. İstiklal Marşı'nın yazarı olan Mehmet Âkif Ersoy, Türk milletinin bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin simgesi olarak kabul ediliyor. Erdoğan, Ersoy'un eserlerinin genç nesillere aktarılmasının önemine dikkat çekerek, onun fikirlerinin ve değerlerinin yaşatılması gerektiğini belirtti. Ersoy'un hayatı boyunca dürüstlük, adalet ve vatan sevgisi gibi değerleri savunduğunu hatırlatan Erdoğan, bu değerlerin bugün de yol gösterici olduğunu dile getirdi. Mehmet Âkif Ersoy, 27 Aralık 1936'da İstanbul'da vefat etmişti ve her yıl bu tarihte anılıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Milli Şair Mehmet Akif Ersoy'un vefatının 88. yılı dolayısıyla bir mesaj yayımladı. Erdoğan, mesajında Ersoy'un Türk milletinin bağımsızlık mücadelesine olan katkılarını ve milli ruhu canlandırmadaki rolünü vurguladı. İstiklal Marşı'nın yazarı olarak bilinen Mehmet Akif Ersoy, Türk edebiyatının önemli isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Erdoğan, Ersoy'un eserlerinin ve fikirlerinin genç nesiller tarafından daha iyi anlaşılması gerektiğini belirtti. Ayrıca, Ersoy'un milli ve manevi değerlere olan bağlılığının bugün de yol gösterici nitelikte olduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı, Ersoy'un hayatının ve eserlerinin, milli birlik ve beraberlik duygusunu pekiştirdiğini ve bu değerlerin korunması gerektiğini dile getirdi. Erdoğan'ın mesajı, Ersoy'un vefatının yıldönümünde, onun anısını yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmesi gerektiğine de dikkat çekti. Bu tür anma etkinliklerinin, milli şairin mirasını daha geniş kitlelere ulaştırmada önemli bir rol oynayacağına işaret etti.
Erzurum'da meydana gelen trajik olay, şehirde derin bir üzüntü yarattı. Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi öğrencisi Arif Talat Algın, yolda yürürken çatıdan kopan bir buz kütlesinin başına isabet etmesi sonucu ağır yaralandı. Olay yerinde çevredekilerin yardımıyla hemen hastaneye kaldırılan Algın, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı ve hayatını kaybetti. Bu tür olayların önlenmesi için yetkililerin daha dikkatli olması gerektiği vurgulanırken, özellikle kış aylarında çatılarda biriken kar ve buz kütlelerinin tehlike arz ettiği belirtildi. Üniversite camiası ve Algın'ın arkadaşları, genç öğrencinin ani kaybının şokunu yaşarken, ailesine başsağlığı dileklerini ilettiler. Bu tür üzücü olayların tekrar yaşanmaması için alınacak önlemlerin artırılması gerektiği ifade ediliyor. Erzurum'da yaşanan bu talihsiz olay, kış aylarında benzer tehlikelerin önlenmesi adına bir uyarı niteliği taşıyor.
Türk Dil Kurumu (TDK) ve Ankara Üniversitesi, 2024 yılının kelimesini belirlemek amacıyla bir oylama düzenledi. Bu oylama sonucunda "kalabalık yalnızlık" kelimesi, yılın kelimesi olarak seçildi. "Kalabalık yalnızlık" ifadesi, özellikle büyük şehirlerde yaşayan bireylerin sıklıkla deneyimlediği bir durumu tanımlıyor. İnsanların etraflarında birçok kişi olmasına rağmen kendilerini yalnız hissetmeleri, modern yaşamın getirdiği sosyal izolasyonun bir yansıması olarak değerlendiriliyor. TDK'nın bu seçimi, dilin toplumsal değişim ve duygusal deneyimlerle nasıl şekillendiğini gösteriyor. Ayrıca, bu tür kelime seçimleri, dilin dinamik yapısını ve günümüz toplumunun ruh halini anlamak için önemli ipuçları sunuyor. TDK ve Ankara Üniversitesi'nin işbirliğiyle gerçekleştirilen bu oylama, dilin yaşayan bir organizma olduğunu ve sürekli evrildiğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Görsel sanatlar öğretmeni ve ressam Zeliha Bazoğlu, ailesinin Selanik'ten getirdiği çeyiz sandığından çıkan kanaviçe ve dantelleri yağlıboya ile birleştirerek kendine özgü bir sanat tarzı geliştirdi. Mübadele yıllarının izlerini taşıyan bu sandık, Bazoğlu'nun sanatsal yolculuğunda önemli bir ilham kaynağı oldu. Yaklaşık 100 yıl öncesine dayanan bu tarihi dokunuşlar, sanatçının eserlerinde nostaljik bir hava yaratıyor. Bazoğlu, geleneksel el işlerini modern sanatla harmanlayarak, geçmişle günümüz arasında köprü kuruyor. Bu özgün teknik, sanatseverler tarafından büyük ilgi görüyor ve Bazoğlu'nun eserleri, sergilerde yoğun ilgiyle karşılanıyor. Sanatçının bu yaklaşımı, hem kültürel mirasın korunmasına katkı sağlıyor hem de yeni nesillere ilham veriyor. Zeliha Bazoğlu'nun çalışmaları, sanat dünyasında farklı bir bakış açısı sunarak, izleyicilere geçmişin izlerini modern bir dille aktarıyor. Bu eşsiz sanat tarzı, Bazoğlu'nun ismini sanat dünyasında daha da yukarılara taşıyor.
Sarıkamış Harekatı, Türk askeri tarihinin en tartışmalı olaylarından biri olarak hafızalarda yerini koruyor. 110 yıl önce gerçekleşen bu harekat, Osmanlı İmparatorluğu'nun I. Dünya Savaşı'ndaki en büyük kayıplarından birine sahne oldu. Enver Paşa'nın liderliğinde planlanan harekat, Beyazıt'taki odasında şekillendi. Paşa, Bardız köyündeki evde son taarruz emrini vererek harekatı başlattı. Ancak, zorlu kış şartları ve stratejik hatalar nedeniyle binlerce asker hayatını kaybetti. Sarıkamış'ın soğuk ve karla kaplı arazisi, Osmanlı askerleri için adeta bir mezar oldu. Bu trajik olay, askeri planlamanın ve hava koşullarının savaş üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Sarıkamış'ın izleri, bugün hala tarih meraklıları ve araştırmacılar tarafından inceleniyor. Enver Paşa'nın kararlarının ve harekatın sonuçlarının tartışıldığı bu olay, askeri tarih açısından önemli dersler barındırıyor. Sarıkamış, sadece bir askeri harekat değil, aynı zamanda tarihin derinliklerinde bir yolculuk olarak da değerlendiriliyor.
Emine Erdoğan, Şeb-i Arus vesilesiyle yaptığı paylaşımda, Hazreti Mevlana'yı rahmet ve hürmetle andığını belirtti. Mevlana'nın sevgi ve hoşgörü dolu öğretilerinin, yüzyıllardır insanlığa ışık tuttuğunu vurgulayan Erdoğan, bu değerlerin günümüzde de ne kadar önemli olduğuna dikkat çekti. Şeb-i Arus, Mevlana'nın ölüm yıl dönümü olarak anılırken, aynı zamanda onun Allah'a kavuşma günü olarak da kabul ediliyor. Bu özel gün, Mevlana'nın öğretilerini hatırlamak ve onun felsefesini yaşatmak adına önemli bir fırsat sunuyor. Emine Erdoğan'ın bu paylaşımı, Mevlana'nın sevgi, hoşgörü ve barış dolu mesajlarının günümüzde de ne kadar değerli olduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Mevlana'nın "Gel, ne olursan ol, yine gel" çağrısı, tüm insanlığa birlik ve beraberlik mesajı veriyor. Emine Erdoğan, bu çağrının bugün de geçerliliğini koruduğunu ve insanların bu değerler etrafında birleşmesi gerektiğini ifade ediyor. Mevlana'nın öğretileri, sadece geçmişte değil, günümüzde de insanlığa yol göstermeye devam ediyor.
Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Makine Mühendisleri Odası'nın kurucu başkanı Ahmet Atalay, pankreas kanseri nedeniyle 66 yaşında hayatını kaybetti. Bursa'da düzenlenen cenaze töreniyle son yolculuğuna uğurlanan Atalay, mühendislik camiasında derin bir iz bıraktı. Beş yıl önce kanser teşhisi konulduktan sonra yazdığı veda mektubu, bugün onun ölüm ilanı olarak anılıyor. Atalay, mektubunda hayatı boyunca mühendislik mesleğine olan tutkusunu ve genç mühendislerin yetişmesine verdiği önemi dile getirmişti. Meslektaşları ve öğrencileri tarafından sevgi ve saygıyla anılan Atalay, TMMOB'un kuruluşunda ve gelişiminde önemli rol oynadı. Onun vizyonu ve liderliği, Türkiye'deki mühendislik standartlarının yükselmesine katkıda bulundu. Ahmet Atalay'ın kaybı, sadece ailesi ve yakın çevresi için değil, aynı zamanda tüm mühendislik topluluğu için büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Onun anısı, mesleğine olan bağlılığı ve bıraktığı mirasla yaşamaya devam edecek.
Demirören Yayınları, Ayasofya'nın tarihine ışık tutan önemli bir eseri okuyucularla buluşturdu. Sultan Abdülmecid döneminde Ayasofya Camii'nin restorasyonu için görevlendirilen İsviçreli mimarlar Gaspare ve Giuseppe Fossati kardeşlerin, bu süreçte hazırladıkları gravürler, dönemin mimari ve sanatsal anlayışını gözler önüne seriyor. Gravürler, Ayasofya'nın restorasyon öncesi ve sonrası halini detaylı bir şekilde belgeleyerek, tarihi bir mirasın korunmasına katkıda bulunuyor.
Demirören Yayınları, bu değerli gravürleri tıpkıbasım olarak yayımlayarak, tarih ve sanat meraklılarına eşsiz bir kaynak sunuyor. Kitap, orijinal boyutlarında basılarak, okuyuculara adeta bir zaman yolculuğu yaptırıyor. Ayasofya'nın tarihine ve mimarisine dair derinlemesine bilgi edinmek isteyenler için bu eser, önemli bir başvuru kaynağı niteliğinde. Tarihi ve sanatsal değeri yüksek bu çalışma, hem akademik çevreler hem de genel okuyucu kitlesi için büyük bir ilgi odağı olacak gibi görünüyor.
Antalya'nın tarihi zenginlikleri arasında yer alan Aziz Nikolaos Kilisesi'nde yapılan son keşif, dünya genelinde Noel Baba olarak bilinen Aziz Nikolaos'un yaşamına dair yeni bilgiler sunuyor. Patara'da doğan ve bugünkü Demre'nin bulunduğu Myra'da yaşamını yitiren Aziz Nikolaos'un adını taşıyan kilise alanında, iki katlı bir yapının içinde lahit bulundu. Bu keşif, Aziz Nikolaos'un yaşamına ve dönemine dair önemli kanıtlar sunuyor.
Uzmanlar, lahitin bulunmasının, Aziz Nikolaos'un tarihsel varlığını ve yaşadığı dönemi daha iyi anlamamıza yardımcı olacağını belirtiyor. Lahitin içeriği henüz tam olarak incelenmemiş olsa da, bu keşif bölgenin tarihi ve kültürel mirasına yeni bir ışık tutuyor. Antalya'nın tarihi dokusunu ve zengin geçmişini daha da derinlemesine anlamamıza olanak sağlayacak bu tür keşifler, hem bilim dünyası hem de tarih meraklıları için büyük önem taşıyor.
Bu keşif, Noel Baba'nın gerçek yaşamına dair yeni ipuçları sunarken, bölgenin turizm potansiyelini de artırabilir. Tarih ve kültür meraklıları için Antalya, keşfedilmeyi bekleyen bir hazine niteliğinde.