Muazzez İlmiye Çığ, Türkiye'nin ilk Sümeroloğu olarak bilim dünyasında önemli bir yere sahipti. 1914 yılında Bursa'da doğan Çığ, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sümeroloji Bölümü'nden mezun olduktan sonra Ankara'daki Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi'nde asistan olarak çalışmaya başladı. Çığ, Sümer, Akad ve Hitit dillerinde uzmanlaşarak, bu kadim uygarlıkların kültür ve tarihine ışık tutan birçok çalışmaya imza attı. Özellikle Sümer tabletlerinin tercümesi ve yorumlanması konusunda yaptığı çalışmalar, dünya çapında takdir topladı. Çığ, aynı zamanda kadın hakları savunucusu olarak da bilinir ve bu alanda da önemli katkılar sağlamıştır. 110 yaşında hayatını kaybeden Muazzez İlmiye Çığ, bilim dünyasında bıraktığı izlerle ve topluma yaptığı katkılarla daima hatırlanacak. Onun çalışmaları, gelecek nesillere ilham kaynağı olmaya devam edecek. Çığ, bilim ve eğitim alanındaki başarılarıyla Türkiye'nin gurur kaynağı olarak anılacaktır.
İsrail Cumhurbaşkanı Isaac Herzog'un uçağının Türk hava sahasını kullanma talebinin reddedilmesi, iki ülke arasındaki diplomatik ilişkilerde yeni bir gerilime işaret ediyor. Bu karar, Türkiye'nin dış politika stratejileri çerçevesinde değerlendiriliyor. Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler, geçmişte de birçok iniş çıkış yaşamıştı. Özellikle son yıllarda, iki ülke arasında zaman zaman gerginlikler yaşanmış, ancak diplomatik temaslar devam etmişti. Herzog'un talebinin reddedilmesi, bu temasların ne yönde ilerleyeceği konusunda soru işaretleri oluşturdu. Uzmanlar, bu tür diplomatik hamlelerin, ülkeler arasındaki ilişkilerin seyrini etkileyebileceğini belirtiyor. Türkiye'nin bu kararı, uluslararası arenada nasıl yankı bulacak ve İsrail'in bu duruma tepkisi ne olacak, önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Bu gelişme, bölgedeki diğer ülkeler tarafından da yakından izleniyor. Türkiye'nin bu kararı, sadece iki ülke arasındaki ilişkileri değil, aynı zamanda bölgedeki güç dengelerini de etkileyebilir. Bu tür diplomatik olaylar, ülkelerin dış politikalarını yeniden gözden geçirmelerine neden olabilir.
Türk tıp dünyasının öncü isimlerinden biri olan Prof. Dr. Münci Kalayoğlu, karaciğer nakli alanında yaptığı çalışmalarla tanınıyordu. Türkiye'de karaciğer nakli yapan ilk doktor olarak tarihe geçen Kalayoğlu, birçok hastanın hayatını kurtardı. Uzun yıllar boyunca hem Türkiye'de hem de yurt dışında sayısız başarılı ameliyata imza atan Kalayoğlu, meslek hayatı boyunca birçok ödül ve takdir belgesi aldı. Aynı zamanda genç doktorlara ilham kaynağı olan Kalayoğlu, bilgi ve deneyimlerini paylaşarak tıp dünyasına önemli katkılarda bulundu. Vefatı, sadece ailesi ve yakın çevresi için değil, tüm tıp camiası için büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Kalayoğlu'nun ardından, tıp dünyasında bıraktığı miras ve yetiştirdiği öğrenciler, onun adını yaşatmaya devam edecek. Prof. Dr. Münci Kalayoğlu'nun vefatı, tıp alanında yaptığı devrim niteliğindeki çalışmalarla hatırlanacak ve her zaman saygıyla anılacaktır.
Malatya’da meydana gelen üzücü olayda, talaş yüklü bir TIR, sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybetmesi sonucu devrildi. Olay yerine ihbar üzerine gelen polis ekipleri, kazaya müdahale ederken başka bir TIR’ın çarpması sonucu trajik bir kaza daha yaşandı. Kazada, polis memuru Lütfü Beykoz şehit olurken, bir başka polis memuru yaralandı. Bu tür kazalar, trafik güvenliğinin ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor. Özellikle ağır vasıtaların karıştığı kazalarda, sürücülerin dikkatli olması ve trafik kurallarına uyması hayati önem taşıyor. Yetkililer, kazanın ardından olay yerinde geniş çaplı bir inceleme başlattı. Malatya Valiliği, kazanın nedenlerini araştırmak üzere bir ekip görevlendirdi. Bu tür olayların tekrarlanmaması için gerekli önlemlerin alınması gerektiği vurgulandı. Kazada hayatını kaybeden polis memurunun ailesine başsağlığı dileyen yetkililer, yaralı polis memurunun tedavisinin sürdüğünü belirtti. Bu tür kazaların önlenmesi için toplumun tüm kesimlerinin bilinçlendirilmesi ve trafik kurallarına uyulmasının teşvik edilmesi gerektiği ifade edildi.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), son günlerde basında yer alan 2025 yılı bütçe teklifine ilişkin iddiaları yalanladı. Kurum, özellikle sermaye giderlerinde Genel Tarım Sayımı'ndan kaynaklanan bir artış olduğu yönündeki haberlerin gerçeği yansıtmadığını açıkladı. TÜİK yetkilileri, bütçe teklifinin detaylarının kamuoyu ile paylaşılmadan önce bu tür spekülatif haberlerin ortaya çıkmasının yanıltıcı olabileceğini belirtti. Kurum, bütçe teklifinin hazırlanma sürecinde şeffaflık ve doğruluk ilkelerine bağlı kalındığını vurguladı. TÜİK'in açıklaması, kamuoyunda oluşabilecek yanlış anlamaların önüne geçmeyi amaçlıyor. Bu tür iddiaların, kurumun güvenilirliğine zarar verebileceği ve kamuoyunu yanlış bilgilendirebileceği için dikkatli olunması gerektiği ifade edildi. TÜİK, resmi açıklamalar dışında yapılan haberlerin dikkate alınmaması gerektiğini belirterek, kamuoyunu doğru bilgilendirme sorumluluğunun altını çizdi. Bu gelişmeler, TÜİK'in bütçe teklifine dair spekülasyonların önüne geçmek için attığı önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Kurum, gelecekte de bu tür yanlış bilgilendirmelere karşı dikkatli olunması gerektiğini hatırlattı.
Son dönemde Avrupa'da artan İsrail karşıtı protestolar, spor dünyasında da kendini göstermeye başladı. İsrail'in Gazze'deki askeri operasyonlarına tepki olarak, Fransa'da oynanan Fransa-İsrail futbol maçına ilgi oldukça düşüktü. Sadece 13 bin kişinin izlediği maçta, taraftarlar arasında gerginlik yaşandı ve İsrail milli marşı ıslıklandı. Bu durum, Avrupa'da Gazze'ye yönelik artan desteğin bir yansıması olarak değerlendiriliyor.
Fransa'daki bu protesto, İsrail'in Gazze'deki eylemlerine karşı uluslararası tepkilerin bir parçası olarak öne çıkıyor. Avrupa'nın birçok ülkesinde düzenlenen gösteriler, İsrail'in politikalarına karşı artan bir hoşnutsuzluğun işareti. Spor sahalarında başlayan bu tepkiler, toplumun geniş kesimlerine yayılma potansiyeli taşıyor.
Bu gelişmeler, Avrupa'da İsrail'e karşı artan boykot çağrılarının bir parçası olarak değerlendiriliyor. Özellikle sosyal medyada geniş yankı bulan bu olaylar, kamuoyunun dikkatini çekmeye devam ediyor. Fransa'daki bu boykot, Gazze'ye yönelik uluslararası desteğin ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
ABD'de seçilmiş başkan Donald Trump'ın ekibine dahil ettiği teknoloji milyarderi Elon Musk, ekibin içinde huzursuzluk yaratıyor. Musk'ın teknoloji ve inovasyon konularındaki uzmanlığı, Trump tarafından takdir edilse de, bazı ekip üyeleri Musk'ın her konuda fikir beyan etmesinden rahatsızlık duyuyor. Musk'ın özellikle ekonomi ve dış politika gibi konularda da etkili olmaya çalışması, Trump'ın yakın çevresinde gerginlik yaratıyor. Ekip içinden bazı isimler, Musk'ın bu müdahaleci tavrının karar alma süreçlerini karmaşık hale getirdiğini düşünüyor. Trump'ın, Musk'ın bu tavrına nasıl bir yanıt vereceği merak konusu. Musk'ın, SpaceX ve Tesla gibi şirketlerdeki başarısı, Trump için cazip bir danışmanlık kaynağı olsa da, ekip içindeki huzursuzlukların nasıl çözüleceği henüz netleşmiş değil. Bu durum, Trump yönetiminin iç dinamiklerini ve gelecekteki politikalarını nasıl etkileyecek? Gelişmeler yakından takip ediliyor.
Donald Trump’ın yeniden başkan seçilmesi, Ortadoğu’da yeni bir dönemin başlangıcı olarak değerlendiriliyor. Özellikle Lübnan’da ateşkes sağlanması için atılan adımlar, bölgedeki tansiyonu düşürme potansiyeline sahip. Amerikan ve İsrail medyasında yer alan haberlere göre, Trump’ın Lübnan’da ateşkes önerisine onay verdiği iddia ediliyor. Bu gelişme, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun uzun süredir beklediği bir hamle olarak yorumlanıyor. Netanyahu’nun, Trump’ın başkan seçilmesini özellikle ateşkes anlaşması için beklediği belirtiliyor. Trump’ın Ortadoğu politikaları, önceki döneminde olduğu gibi bu dönemde de dikkatle izleniyor. Bölgedeki barış çabalarının hız kazanması, uluslararası toplum tarafından da yakından takip ediliyor. Trump’ın bu hamlesi, Ortadoğu’da kalıcı barışın sağlanması için önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Ancak, bu sürecin nasıl ilerleyeceği ve tarafların nasıl bir tutum sergileyeceği merak konusu. Lübnan’daki ateşkesin kalıcı olması, bölgedeki diğer sorunların çözümü için de umut verici olabilir.
Trabzonspor, Türkiye Sigorta Türkiye Basketbol Ligi'nin 11. haftasında Çayırova Belediyespor'u 85-68 yenerek önemli bir galibiyet elde etti. Maç boyunca üstün bir performans sergileyen Trabzonspor, özellikle hücumda etkili oyunuyla dikkat çekti. İlk çeyrekten itibaren kontrolü elinde tutan takım, rakibine karşı üstünlüğünü koruyarak maçı tamamladı. Taraftarların yoğun ilgi gösterdiği karşılaşmada, Trabzonspor'un yıldız oyuncuları performanslarıyla göz doldurdu. Çayırova Belediyespor ise zaman zaman direnç gösterse de, Trabzonspor'un etkili savunması karşısında zor anlar yaşadı. Bu galibiyetle Trabzonspor, ligdeki iddiasını sürdürmeye devam ediyor. Takımın koçu, maç sonrası yaptığı açıklamada oyuncularının performansından memnun olduğunu belirterek, gelecek maçlar için de umutlu olduklarını ifade etti. Çayırova Belediyespor ise bu mağlubiyeti unutarak önlerindeki maçlara odaklanmayı hedefliyor. Ligin ilerleyen haftalarında her iki takımın da nasıl bir performans sergileyeceği merak konusu.